Biyoteknoloji diyoruz ya… Kulağa bilim kurgu gibi geliyor ama yok öyle Hollywood sahnesi değil bu… Gerçekten şu an mutfağımızda, cebimizde, hastane koridorunda dolaşıyor. Hem de sessiz sessiz… Hayatımızın her alanında var olan bu biyoteknoloji ve gelecekteki etkileri nelermiş detaylı ele alalım.
Biyoteknoloji Deyip Geçme
Ben de ilk duyduğumda öyle sandım: Mikroskop başında beyaz önlüklü bilim insanları DNA’yla oynuyor sanırsın… Evet, oynuyorlar! Ama hikâye sadece laboratuvar değil.
Biyoteknoloji aslında canlı organizmaları, hücreleri, genleri kullanarak insanlığa fayda sağlama işi. İlaç, tarım, enerji, gıda… Her yerde izi var!
Bak mesela, yoğurt yaparken bile bakteri kullanıyoruz, ee bu da biyoteknoloji. Hadi oradan yoğurt dedik ama insülin hormonu üretimi de biyoteknolojinin işi! Şeker hastaları için laboratuvarda üretiliyor.
Geçmişi Geleceği Yutmuş
Bunu bil kanka: Biyoteknoloji yeni falan değil. Mısırlılar ekmek mayalarken bile biyoteknoloji kullanıyordu, farkında değildi.
Bugün geldik CRISPR’a , gen düzenleme teknolojisine. İnsanın DNA’sını makas gibi kes, değiştir, yapıştır! Bu kadar basit anlattım ama etkisi? Off… Gelecek DNA’da yazılıyor!
Mesela CRISPR ile kalıtsal hastalıkları silme hayali var. Bazı laboratuvarlarda kalıtsal körlük tedavisi için DNA düzenleniyor!
Tarımı Baştan Yazıyor
Düşünsene… Kuraklık artıyor, iklim değişiyor, nüfus coşuyor ama tarlalar hâlâ aynı tarla… Ne yapacaksın? Daha dirençli tohum, daha az ilaç isteyen bitki…
Biyoteknoloji tam bunu sağlıyor. Mesela GDO’lu mısır, zararlı böceğe dayanıklı. Çiftçi daha az ilaç atıyor, ürün kaybı azalıyor.
Genetiği değiştirilmiş pamuk, kuraklığa daha dayanıklı. Hindistan’da milyonlarca çiftçi kullanıyor mesela. Ama tabii tartışmalar da buradan çıkıyor. Kimisi diyor ki: “Doğallık bozuluyor!” Kimisi diyor ki: “Açlık sorunu çözülür!”
Benim fikrim? Dengeli kullanılırsa süper. Ama her şeyi laboratuvara bırakmak? O biraz ürkütüyor…
Sağlıkta Sessiz Devrim
Bir de hastalık tarafı var: Kanserden nadir genetik hastalıklara kadar biyoteknoloji resmen laboratuvarda tedavi tasarlıyor.
Klasik ilaç neydi? “Herkese aynı hap!” Biyoteknoloji ne diyor? “Kişiye özel tedavi!” Senin gen haritana bakıyor, eksik ne bozuk ne, ona göre ilaç geliştiriyor.
Mesela mRNA aşıları! COVID-19 aşılarının çoğu biyoteknoloji sayesinde geliştirildi. Bu teknoloji kanser aşısına bile öncülük ediyor şimdi.
Bir de kök hücre tedavileri var. Organ nakli beklemek belki tarih olacak. Kök hücreyle yeni organ basmak… Fütüristik değil! Laboratuvarda şimdiden deniyorlar: Laboratuvar ortamında mini karaciğer yetiştirdiler bile!
Etik Tartışmalar Hiç Bitmez
Buraya kadar harika ama dur! Bir de işin karanlık tarafı var…
CRISPR mesela… Gen düzenlemek. Tamam, hastalıkları sil ama ya “tasarım bebekler”? IQ’su yüksek, gözü mavi, boyu uzun çocuk siparişi? Kulağa distopya gibi geliyor.
Mesela 2018’de Çin’de bir bilim insanı CRISPR kullanarak genetik müdahaleyle HIV’e dirençli bebekler yaptığını iddia etti. Tüm dünya ayağa kalktı, çünkü “dur” diyen yasa yoktu!
Kim dur diyecek? Kim denetleyecek? Yasalar yavaş, teknoloji roket hızında!
Çevre Dostu mu, Değil mi?
Biyoyakıt mesela…Petrole alternatif, daha temiz. Ama üretmek için dev tarım alanları açılıyor, ormanlar kesiliyor bazen.
Biyolojik gübreler, zararlı böceği yiyen faydalı bakteriler , doğayı ilaçla boğmak yerine biyoteknolojik çözüm diyoruz. Mesela pestisit yerine biyopestisit! Ama laboratuvar ürünü ne kadar doğal, orası muamma.
Ekonomi Fena Isındı
Yatırımcıların gözdesi burası dostum! Her köşe başı bir biyoteknoloji start-up’ı. Çünkü para burada: İlaç, tarım, enerji , hepsi milyar dolarlık dev pastalar.
Mesela dünyanın en büyük biyoteknoloji şirketlerinden biri olan Monsanto, genetiği değiştirilmiş tohumlar üretiyor. Çiftçi o tohumun patentinden dolayı her yıl lisans ücreti ödüyor. Mehmet amcanın tohumu bile tekelleşiyor. Bu adil mi? Hiç sanmam…
Gelecek Bizi Nereye Götürüyor?
Dur, bir nefes al. Biyoteknoloji öyle bir güç ki açlığı bitirebilir, hastalıkları silebilir, iklim krizine nefes aldırabilir.
Ama yanlış kullanılırsa? Genetik ayrımcılık, çevre felaketi, gıda tekeli , hepsi kapıda bekliyor.
Bu yüzden, biyoteknoloji sadece bilim insanlarının değil, senin, benim, hepimizin meselesi. Bilinçli ol, konuş, sorgula! Kimse gizli laboratuvarda dünyayı tek başına formatlamasın.
Ne Yapmalı?
- Oku, araştır, körü körüne “bilim mucizedir” deme.
- Tarlada ne yetişir, rafta ne alırsın, reçetede ne yazar dikkat et.
- Politikacıları, şirketleri, lobileri sorgula.
- Kendini de hazırla. Çünkü bu dünya senin DNA’nı da değiştirebilir.
Kapanış
Biyoteknoloji dediğimiz şey: Doğanın kodunu çöz, yeniden yaz.
Çok havalı, çok riskli. Tam sınırda geziyoruz…
Kısacası kanka… Ya akıllı kullanıp dünyayı kurtarırız ya da açgözlülüğe yenilip kendi sonumuzu yazarız.
Karar bizim.
Biyoteknoloji geleceği formatlar ama o gelecekte sen de varsın.