Bak… Sana öyle bir yazı bırakıyorum ki hem arkadaş masasında anlatırsın hem de o kafanı kurcalayan “ya belki de saçmalıktır” şüphesini çöpe atarsın.
Evrim Teorisi: Maymunlu masal değil, mantıklı gerçek! Bunu seninle de bir inceleyelim, haydi!
Ben çocukken dedem anlatmıştı… Maymundan geldik diyorlar ya… Dedem de çıkıp “Yok ya! Benim babam maymun muydu?” diye söylenirdi. O an sustum… Sonra büyüyünce anladım ki mesele dedemin babası değilmiş.
Gerçekten Maymundan İnsana mı?
Bak şimdi… Evrim Teorisi denince akla hep o yanlış resim geliyor: Bir maymun yavaş yavaş dikleşiyor, sonra adam oluyor. Heh… O afiş tam bir yanlış anlama. Evrim sadece “maymundan insan oldu” değil. Ortada asıl mesele: Uyum, Değişim, Zaman.
Bize okullarda evrimi öyle kalıp cümlelerle ezberlettiler ki nefret ettik belki de. Halbuki basit: Hayatta kalmaya çalışan canlılar… Kim daha iyi uyum sağlıyorsa o ayakta kalıyor. Bu kadar net.
Dinozorlar Niye Yok Oldu?
Dinozorlar yok oldu. Çünkü uyum sağlayamadılar. T-Rex havalıydı ama göktaşı daha kararlıydı. Bitti.
Şimdi bi düşün: Milyonlarca yıl boyunca iklimler değişiyor, okyanuslar dolup boşalıyor, dağlar yükselip çöküyor. Canlılar da boş durmuyor. Yeni türler çıkıyor, bazıları tarih oluyor. İnsan da bu büyük resmin sadece bir parçası.
“Biz farklıyız” diyenlere bazen gülüyorum. Tamam, beyin, alet kullanma falan var. Ama DNA’mızın %98’i şempanzeyle aynı. Ayıp mı? Değil! Aksine gurur kaynağı… Çünkü bu kadar ortak yapı taşından bambaşka bir seviyeye ulaşmak, başlı başına bir başarı hikayesi.
Burayı iyi dinle: Bilimde “teori” lafını duyunca bazıları küçümsüyor. Oysa bilimde teori = rastgele fikir demek değil. Kanıtlanmış, gözlemlenmiş, defalarca test edilmiş sistemli bilgi demek. Evrim de tam olarak bu. Yüzlerce fosil, DNA analizi, laboratuvar deneyleri… Kimse kafadan atmıyor.
Mesela antibiyotik direnci… Bakteriler resmen evrim geçiriyor. Bugün işe yarayan ilaç yarın işe yaramıyor çünkü mikroplar hayatta kalmak için şekil değiştiriyor. Evrim masalsa bu nasıl oluyor?
Gelelim insana… Atalarımız Afrika’da ortaya çıktı. İklim değişti, ormanlar azaldı, savanlara inmek zorunda kaldık. Ayakta yürümek, alet yapmak, ateş yakmak derken bugünkü biz… Hepsi küçük küçük uyum adımları.
Hani “Biz neden kuş gibi uçamıyoruz?” diye soran çıkar ya… Çünkü uçmak bize gerekmedi. Ama ellerimiz, parmaklarımız? Onlar uçmaktan değerli. Klavye, kalem, telefon… Hepsi evrim mucizesi.
Maymunlar Niye Hala Maymun?
Bir de şu var: “Maymunlar niye hala maymun?” sorusu. Güzel soru. Cevabı basit: Biz maymundan gelmedik. Bizimki ortak ata hikayesi. Ortak atadan dallar ayrıldı, bir dal yürüdü gitti, biri orada kaldı. Hepsi bu.
Bak… Evrim Teorisi masal falan değil. Mantığın ta kendisi. Doğaya bak: Bukalemun renk değiştiriyor, kutup ayısı beyaz olmuş. Çünkü orada hayatta kalmak için başka çare yok. Bizim silahımız ise zeka oldu.
Ve unutmadan… Köpek ırkları bile evrim! Kurtları seçtik, uysal olanı evcilleştirdik. Bugün kucağında uyuyan pomeranian bile aslında minik bir kurt mirası. Tavuk desen, o da insan eliyle seçile seçile evrim geçirmiş bir dinozor torunu!
Kısacası: Evrim anlamak kendini anlamaktır. Neden buradayız? Nasıl buradayız? sorusunun cevabı tam da burada.
Hadi şimdi sor: Bu maymunlu masal mı? Yoksa gözünün önünde duran, işleyen taş gibi bir gerçek mi?
Kapatmadan Ufak Bir Tavsiye
Ne zaman biri evrimi küçümser, gülüp geçerse sen doğaya bak. Bakteriye, kuşa, köpeğe, kendine bak. Evrim zaten orada duruyor.
Benim için Evrim Teorisi hep şunu fısıldıyor: Değişmeyen yok olur.
Hayatta kalmak istiyorsan değişeceksin.
Bu masal değil kardeşim… Bu bildiğin hayat dersi.