Bazen rüzgâr bir esintiyle başlar… Bir kıvılcım düşer toprağa…Orman yangını başlar ve sonra her şey bir anda biter.
Ormanlar sessiz görünür. Ama o sessizlik binlerce canın nefesidir. Kuşlar, böcekler, karıncalar, sincaplar, geyikler… Hepsi bir ağaç gölgesine sığınır, bir daldan umut tutar , ta ki ateş dokunana ve orman yangını felaketi geçekleşene kadar.
Ben küçükken dedem derdi ki:
“Bir dal yanarsa bin yuva yok olur…”
O zaman anlamazdım. Şimdi her orman yangını haberinde içimden bir parça kül oluyor.
Orman Yangını Kaza mı?
Çoğu zaman orman yangını kaza değil. Çünkü biri sigarasını söndürmez. Kimisi cam şişeyi bırakır. Biri de piknik ateşini açık unutur. O küçük ihmaller sonrasında büyük felaketlere dönüşür.
Yangın sadece ağaç yakmaz. Toprağı, suyu, hayvanı, insanı yakar. Karınca yuvası kül olur, sincabın karnı doymadan göç başlar. Sonra insana sıra gelir. Tohum yanar. Kısacası gelecek yok olur.
Hayattan Bir Kesit…
Bir keresinde köydeydim. Geceydi. Rüzgâr uğuldadı, biri bağırdı: Yangın! Kovalarla su yetmedi. Rüzgâr alevle dans etti. Bir gece bin canlı yok oldu. Yüzümü yakan sıcaklık hâlâ aklımda.
Bilim insanları bazen der:
“Bazı ormanlar kendi kendini temizler. Bazı tohumlar yanmadan açılmaz.”
Doğru… Ama insan eliyle çıkan yangının tek sonucu vardır: Kayıp.
Bir Dal Yanarsa…
Bir dal yanınca yağmur kaçar. Toprak çatlar. Çiçek açmaz. Arı uğramaz. Su yolları sel olur.
Bir yangın, bin can alır. Abartı değil, gerçek.
Sonrası mı?
Küller soğur, sessizlik kalır. Belki bir çocuk bir gün o yanan yerde oynar ama o eski kuş sesi geri gelmez. Eski gölge geri dönmez. Bir dal yeniden yeşerene kadar bazen on yıl, bazen hiç.
Peki Biz Ne Yapabiliriz?
Çok şey. Önce farkında olacağız. Piknikte ateşi söndüreceğiz. Cam şişeyi toplayacağız. Sigara izmaritini toprağa değil cebimize koyacağız.
Yetkililer hazır olacak. Kuleler boş kalmayacak. Yangın ekipleri tetikte olacak. Tanker, helikopter, ekipman, insan gücü… Ama hepsi tam vaktinde olacak.
Ama yetmez… Bize de iş düşer. Orman sevgisi masal değil, nefesimizdir. O dal yanarsa, orman yangını olursa, ormanlarımız yok olursa nefesimiz de tükenir.
Bir köy yanar. Bir geyik ölür. Bir çocuk göçer. Bir tohum toprağa kavuşamaz. Bir yangın bin can alır.
Belki bir gün sen, ben, biz… Bir ağaç dikeriz mesela. Yananın yerine yenisi gelir. Böylece kuşlar geri döner. Su akar. Bir çocuk o gölgede uyur.
Ama önce kıvılcımı söndürmek gerek.
Şimdi bu satırları okurken belki bir soba yanıyor, belki bir çay demleniyor. Ateş güzel…
Ama kontrolsüz ateş, ölüm.
Unutma: Orman candır. Bir dal yanarsa bin can yanar.
🌿 Hadi şimdi, bir ateşi söndür, bir ağaç dik, bir nefesi koru.
Son Söz:
Bir dal yansa da, bir insan söndürürse umut yeniden yeşerir.