Sabah kalktım, aynaya baktım, dedim ki: “Hadi bakalım, bugün hangi dili yarım bırakıyoruz?”
Dürüst olalım… Yabancı dil öğrenmek zor.
Herkes “Kolay! 30 günde İngilizce!” der, ama yalan. Peki bunu kolaylaştırmanın yolları var mı? Evet, var. Gel, anlatayım. Uzun olacak… Sıkılırsan mola ver, sonra devam et.
1) Neden Öğreniyorsun? Sonuçta Sebepsiz Olmaz
Motivasyon yoksa geçmiş olsun. Yabancı dil için önce sebebin olmalı:
İngilizce dizileri alt yazısız izlemek mi?
Yurt dışına kapağı atmak mı?
Aşık olduğun o Alman kızı tavlamak mı? Kim bilir…
Sebep yoksa motivasyon yok, motivasyon yoksa kelimeler uçup gider.
2) Kafaya Tak! Günlük Rutine Sok
Kimse 2 saat masa başında gramer kasarak öğrenmez. Bunu unut.
Yabancı dili her gün azar azar beynine çakacaksın:
- Kahvaltıda podcast dinle.
- Metroda kelime kartı aç.
- Akşam dizi izle (altyazı orijinal, Türkçe değil).
- Bir cümle yaz sonra onu story at. Rezil ol? Hiç sorun değil.
Ben Fransızca story attım, millet güldü. Umurumda mı peki? Hayır. 5 kelime cepte!
3) Çocuk Gibi Ol, Utanmayı Bırak
Bebek nasıl öğreniyor? Önce ağzına geleni söylüyor, yanlış mı? Umrunda değil.
Peki biz niye utanıyoruz? Telaffuz bozuk, cümle yanlış… Eee?
Biri gülerse gülsün. Onlar senin kadar cesur değil ki.
Yanlış yap, gül geç, sonra doğrusunu tekrar et.
4) Gramer? Olmazsa Olmaz Ama Abartma
Gramer önemli ama kasma. Her şeye gramer diye bakarsan motivasyon biter.
Basit cümlelerle başla. “Present Perfect” bilmeden de konuşursun.
Önce kelime, sonra kalıp, sonra kural.
Kuralları kitap başında değil, konuşarak öğren.
5) Duvarlara Yaz! Göz Göre Göre Öğren
Ben mutfağa post-it yapıştırırım:
Dolaba “Fridge”, kapıya “Door”, kahve makinesine “Coffee Maker”.
Saçma mı? Evet. Ama işe yarar.
Sürekli gözün görüyor ve beynin kaydediyor.
Bir keresinde annem “Buzdolabına ‘Refrigerator’ yazmışsın” diye kızdı. Ne yapayım, buzdolabını da eğitiyorum.
6) Konuşmadan Olmaz, Yazmadan Hiç Olmaz
Dili anlamak ayrı, konuşmak ayrı. Pratik yoksa olmaz.
Konuşurken hata yaparsın ama hata yaptıkça doğruyu bulursun.
Konuşacak kimse yok mu? İnternet var:
- Tandem uygulamaları
- Discord yabancı sunucular
Kimseyi tanımıyorsun, rahat ol.
Yazmak? O da beyni düzenler. Her gün 3 cümle. Mesela bugün ne yaptın? Yaz İngilizce. Kimse okumasa da olur.
7) Oyun Oyna, Şarkı Söyle, Dalga Geç
Dil sıkıcı olursa öğrenemezsin.
Oyunlarda menüyü İngilizce yap.
Bir şarkı seç, sözlerini yaz, bağıra çağıra söyle.
Arkadaşınla İngilizce kavga et.
Ben arkadaşla dalga geçerek öğrendim. Beyin dalgayı sever ama ciddiyeti sevmez.
8) Gerçekçi Hedef Koy
“Hedefim 1 ayda fluent olmak.” Gülerim.
Peki senin hedefin ne?
- Haftada 50 yeni kelime
- Her gün 5 cümle
- Ayda 1 kitap (çocuk kitabı bile olur)
Bitti. Küçük ama gerçekçi. Küçük başarı hissi ama motivasyonunu taşırır.
9) Sosyal Medyada Dalga Geç
Instagram, TikTok, Twitter… Her yer yabancı içerik dolu.
Kedi videosu izliyorsun, İngilizce yorum yap.
Tweet at. Altına sallayan çıkar? Bırak sallansın.
Yazdıkça yazmak kolaylaşır.
10) Pes Etme! Çünkü Hep Zor Olacak
Yabancı dil kolay olmayacak. Çünkü hep zor olacak.
Kelimeler karışır, telaffuz yutulur, kafanda tercüme hiç bitmez.
Ama bir gün… Alt yazısız bir cümleyi anladığında… İşte o gün her şeye değer!
Sonuç
Yabancı dilde sihir yok. Biraz rezil ol, çok tekrar et, sıkıl ama bırakma.
Bir sabah “Ben konuşuyorum!” diyeceksin. İşte o gün her şeye değer!
Ben hâlâ öğreniyorum. Sen de bırakma.
Bugün başla: Bi şarkı ezberle, bi post-it yapıştır, bi cümle yaz.
Hadi kalk, başla!
Yabancı dili kolaylaştırmak yok. Ama zoru kolaylaştırmak var. İşte tercih senin!